Blog Kategorileri

ROŞ AŞANA

ROŞ AŞANA Tomurcuğuna sığmayan, çiçeğini gördüğümde karar vermiştim, nar deseni çalışmaya. Bej ve beyaz renk keten kumaşıma ne de yakışacaktı kırmızının tonları. Narın taneleri… Nar; bereketi, doğumu ve çoğalmayı sembolize eder. Cennetteki ilk meyvedir. Sofra konseptlerimde ‘’Nar deseni’’ istemem bu yüzdendir. Öğrenmek istediğim,çalışırken çok keyif aldığım, bu yıl 15-17 Eylül tarihleri arasında kutlanacak Musevi Bayramlarından Roş Aşana,dinsel yılbaşı olarak kabul ediliyormuş. Museviliğin yorumcuları, doğanın bir parçası olan insanın bazı dönemlerde kendi içine dönmesini ve yaşamını eleştirmesini öngörmüşler. Roş Aşana, Tanrı’nın Adem ile Havva’yı yarattığı günü anan, On emre göre hayatın düzenlenmesi gerektiğine vurgu yapan önemli bir bayramdır. Roş Aşana’ da Şofar çalınır, Koç veya keçi boynuzundan yapılan bu alet, İbrahim Peygamberin oğlu yerine kurban ettiği koçu simgelermiş. Şofar yeni bir yıla başlarken hep ileri gitmek, gelişmek, iyileşmek ve büyümek için bir mesajdır. Roş Aşana akrabalar ve dostlar arasında karşılıklı kutlamalar ile gerçekleşir. Bu bayramda Evrensel olan mutluluk, sağlık ve neşeli yeni bir yıl dilenirmiş. Kurulan Bayram sofralarında geleneklere uygun olarak nar, elma ve bal olurmuş. Nar yeni yılın bereketli geçmesini, elma ve bal ise tatlı bir yıl olmasını simgelermiş. Kumaş kalitesini önemsediğim, renklerinden desenine özenle hazırladığım, bereketine ve şansına inandığım nar temalı ürünlerim sizlerin beğenisine sunuldu. Bilgisini, kültürünü, örf ve adetlerini benimle paylaşan, paylaştıkça öğreten Sevgili İren Özel Hanıma, araştırmalarını kaleme alan ‘’Sevgili İzmir Beni Tanı- Dünden Yarına İzmir Yahudileri’’ kitabının yazarı Sara Pardo’ ya teşekkürü borç bilirim. ‘’Le şana tova tekatevu’’ (İyi yıllara kaydedilmiş olunuz)…

Devamı
22/03/2024 20:29

ÇEYİZLERDEKİ SAAT KULESİ

İZMİR SAAT KULESİ Çocukluğuma dair hatırladığım ilk yolculuktur Konak Meydanı. Çok küçük olmalıyım ki, anılarım kırıntılar halinde. Semt otobüsümüzün varyanttan nazlı nazlı kıvrılarak inmesinin coşkusu hala yüreğimin derinliklerinde, yüzümdeki tebessümde. Arefe günlerinde bayram alışverişine gidilirdi. Konak Meydanı’nda önce Saat Kulesi’nin önünde kuşlara yem atılır, sonra Kemeraltı’na girilirdi. O yüzdendir ki Saat Kulesini her gördüğümde, çocukluk sevinçlerimi tekrar yaşarım. Çocukluğumun ilk anıları, şehir dışından gelen misafirlerimizin ilk durağı, sevgililerin buluşma noktası hep İzmir Saat Kulesi olmuştur. 1901 yılında 2.Abdülhamit’in tahta çıkışının 25.yılı için, padişahın emri ile İzmir Valisi ve eski Sadrazamlardan Kıbrıslı Kamil Paşa ve heyeti bu görkemli yapıyı inşa ederken neler düşünmüştü acaba ,122 yıl sonrasında ruhlara ilham, nakışlara konu olacakları akıllarına gelmiş midir? İzmir’de kız çeyizi çok meşhurdur. Köklerimden bana geçen bu kodlarla kolalı, sabun kokulu zarif örtüleri hep çok sevdim. Kanaviçeler, nakışlar, danteller, her dönemde zerafeti simgeledi benim için. Şimdilerde unutulmaya yüz tutan Geleneksel Türk El Sanatlarını modernize etmek misyonum oldu. Çocukluğumda annelerimiz ev temizliğini bitirdiklerinde el işlerine sarılırlardı hemen. El işleri terapileri olurdu, ürünler ortaya çıkardı. Örnekler alınıp verilirdi. Bu geleneklerimizi ve adetlerimizi yaşatmak için keten kumaşlarım, ipliklerim, işlemelerim dilim, sözlerim, kelimelerim oldu. Türk mimarisinde önemli bir yeri olan Saat Kuleleri halkın zamanı öğrenmesi için meydanlara, ya da şehrin yüksek yerlerine inşa edilirmiş. Beyaz linen kumaşın üstüne işlediğimiz Saat Kulesi’ne, el örgüsü danteller ekledik ve böylece canım Saat Kulemizi gönlüme ruhuma bir kez daha nakşettim. Mimar Raymond Charles Pere Eylül 1901 yılında İzmir’in sembolü olan Çeşmeli Saat Kulesi’ni, yıllar sonrasına büyük bir emekle hazırlamış. Sadece dantel miydi ilmek ilmek örülen? Mermerlerde işlenmişti o vakitler kız çeyizi gibi , her köşesi ayrı detay, ayrı özen. Kurtuluş Mücadelesi’nin zaferle bittiğinin sembolize edildiği İzmir Hükümet Konağı’nın ,Cuma namazlarının kılındığı Tarihi Yalı Cami’nin de komşusudur Saat Kulesi. Denize nazır süsler Konak meydanını. Gerçek bir sanat abidesidir. Sekizgen şeklinde inşa edilmiş Saat Kulesi’nin yüksekliği 25 m. dir. Yirminci yüzyılın başında İzmir şehrinin en önemli meydanına saat kuleli çeşmeli bir abide olarak dikilmiştir. Temelinde Batı tesiri vardır. Tarih boyunca bir ticaret merkezi olan ve Batı Kültürünün belirgin bir şekilde yaşandığı Alsancak Bölgesi’ndeki kilise kulelerine karşı ,Türk nüfusunun yoğun yaşandığı Kadifekale eteklerine, acı-tatlı birçok tarihi vakanın şahidi olmuş Konak Meydanı’na, minare biçimindeki bu güzel eserin yerleştirilmesi dikkat çekicidir. İçimde bir yerlerde bayram sevinçleri yaşayan o küçük kız çocuğu ve şimdiki öğrenmeye ve üretmeye meraklı ruhum İzmir Saat Kulesi’nin önünde yan yanalar. Körfezin iyot kokusunun büyüsünde, kırmızı belediye otobüslerinin hatırasında, bayramlık giysilerini ve akide şekerlerini yad ediyorlar.

Devamı
03/02/2024 00:03

KAFTANLARIN ÖYKÜSÜ

Yaz sıcağı gülümsemesi ile kapıda beni bekliyordu Katie. Amerika’da ki yaşantılarına Türkiye’de devam etme kararı almışlar, bahçesinde nar ağacı olan, Fethiye’de kendileri gibi şirin bir eve taşınmışlardı. Bahçelerindeki ahşap masaya bereket sembolü nar motifleri çalışacaktık. Evi gezerken salonda duvardaki seramik bir kaftan ilişti gözüme. O an karar verdim kültürel mirasımız olan, üzerinde çintemani ve laleler barındıran kaftan sembollerini nakşetmeye. Osmanlı döneminde sultanların ve cariyelerin giydiği kaftanlar ipekli, ağır ve kıymetli kumaşlardan yapılır, altın telli şeritler ve kordonlar ile süslenirmiş. Vezir kaftanları ise kıymetli düğmeler ve sırma şeritler ile tamamlanırmış. Osmanlı’larda önemli hizmetler görenleri mükâfatlandırmak için padişah tarafından kaftan hediye edilirmiş. Kaftan desenlerinde bulunan Çintemani motifi Türkiye ve Osmanlı İmparatorluğu kökenli geleneksel bir tasarımdır. Bu motif, üçgen veya piramit şeklinde düzenlenmiş kıvrımlı çizgiler ve çevrelenmiş üç noktadan oluşur. “Çintemani ” Farsça’dan türetilmiştir. Çintemaninin güç ve kuvvet verdiğine, kötülükten uzaklaştıran bir tılsım olduğuna, korunduğuna iyi şans ve talih getirdiğine inanılırmış. Motifteki üçgen şekli farklı güçlerin bir araya geldiğini temsil eder ve uyumun sembolüdür. Kaftanlardaki desenlerin ne çok şey anlattığını öğrendikten sonra, nakışlarıma en çok yakışacak kumaşa karar verdim “ Kutnu Kumaş ” olmalıydı. Antep’ te dokunan bu kumaşa yerinde ulaşmalıydım. İzmir’den Antep’e ve tekrar İzmir’e dönen bir sinerji oluştu. Tek tek renkler seçildi. Önce hayal edildi. Zihinden kumaşlara aksedildi. Hayalden gerçeğe geçiş biraz sancılı olsa da nakışlar belirdi. Kaftan sembollerini kullandığım ev tekstilini çerçeveler ile tamamlamak istedim. Çerçevenin içindeki Arapça harflerini, Geleneksel Türk El Sanatlarından Tel Kırma ile çalıştık. Görsel zenginlik katmak ve tel kırma sanatını sonraki kuşaklara da tanıtmak istedim. Kaftanlar Koleksiyonum bir bütün olarak gözlerimin önündeydi. Katie ilk gördüğünde yorumu, “Küçük elbiseler çok güzel ” olmuştu. Oysaki o küçük elbiseler koca bir imparatorluğun simgesiydi. Sanat tarihi anlatmanın ve yaşatmanın en güzel yoluydu. Tarih sanatı, sanat tarihi besliyordu. Bizden sonraki kuşakların tarihi de sanatı da sevmesi ve sahip çıkması dileğiyle.

Devamı
03/02/2024 00:03

TEVA'NIN NAKIŞI

TEVA NAKIŞI: EtzHayim, İbranice 'de Hayat Ağacı anlamına gelir, kökler ve dallar...Köklerim Ertuğrul Gazi'nin içliğinin,Genç Osman'nın gömleğinin, Kanuni'nin kızının gelinliğinin dokunduğu Buldan'a aittir. Denizli ilinin ilçesi,dokumanın diyarı yeşil Buldan’a…Şimdilerde birkaç evde olan ‘’Kara Tezgâh ‘’(Denizli’nin dokumacılık ile ünlü Buldan ilçesinde elektrikli tezgahların ilk örneklerinden olan asırlık tezgahlardır.)sesleri her tıkırtısıyla aklımda. Dallarıma tırmanırken yolum Etz Hayim Sinagogu ile kesişti. Ruhumdan kasnağa,oradan da nakışlarıma yansıyan ürünlerim şimdi Etz Hayim Sinagogu'nun altındaki dükkanlarda sizlerle buluşmayı bekliyor. EtzHayim Sinagogu’nun Tevasındaki(Dua edilen kürsü), dört sütunun arasında tavanda bulunan çiçek motiflerini ilk gördüğümde düşündüm. Çiçeklerde evrenseldi sanatta.Ruhum o an iğne ,iplik ve kumaş istedi ve motifleri bir bir nakşetmek. Ölçüleri 1.75cm.*1.75cm. olan Buldan İpeği üzerine,tevanın tavanında bulunan çiçeklerini, Geleneksel Türk El Sanatları nakışları ile çalıştık. Nakış panomuz, Kum İşi,Maraş İşi ve Çin İğnesi ile iki aya yakın sürede eskilerin ‘’Kara Tezgah’’ dedikleri makinada özenle işlendi. Nakış Panosu, Turkish Tekstil Bieaneli Sergi’si kapsamında 04.09.2023-24.11.2023 tarihleri arasında, Vintage Home By Yelis Showroom’unda sergilenmektedir.

Devamı
03/02/2024 00:03
IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.